10 Ocak 2010 Pazar

Day 8395 - Pathetic

Salak saçma bir müzik, fonda kaçıncı çalışı bilmiyorum. Gün sayısına vurursak 3 gündür çalıyor. Sıkılmadım mı ki? Sıkıldım. Ama ne değiştirir ki şarkıyı değiştirmem, onunla beraber ruh halim değişmeyecekse?

Bazı şeyler sonsuza kadar güzel kalıyor. Bazılarının da cevaplarına asla denk gelemiyor insan kişisi. Yenmeye oynamak ile kafana göre takılmak arasında bir fark yok. Asla tad vermiyor, asla bitmiyor. Ne kadar istesen de göremiyorsun düşündüğünden başka birşeyi. İnsan aklı, zihin, beynin kullanılan-kullanılmayan yüzdelik kısımları falan, bunların hepsi gayet karmaşık seviyede ileri, fakat o ilerilik bile gerçekleşmeyecek isteklerden vazgeçmeye yetmiyor. Bazen anlamıyorsun. Bazen anlaşılmıyor. Bazen bünye kabul etmiyor. Eğer kabul etseydi şimdiye belki yokolmuştum, yokolmuştuk. Belki neslimiz tükenirdi bazı kabullenişler sürecinde. Zoraki nereye kadar gidebilirsin ki? Sen bana 3 yolun var seç birini yürü diyorsun. Peki ya ben bulutlarla haşır neşir olmak istiyorsam? Ya ben rektumunda eylem yürüyüşü düzenlemek istiyorsam hayatın? Veya basitçe tadı olan bir an istiyorsam? Ağzımdaki bu küf tadından bıktım. Bitmeyecek olmasını bilmekten ve buna rağmen kabul edememekten de bıktım. Her tekrar birilerinin suratına baktığımda hunigötlü gerçeği farketmekten de bıktım...

İnsan bazen basit şeyler ister.
Birini ya da birşeyi. İşte hayat ya da şans o kadar şakacı bir orospu çocuğudur ki aynı "bazen"lerde imkansızlık ortaya çıkar. Bazen yalanları severiz. Nedeninin hiçbir önemi yok. Bunu inkar edene de 12 kişilik tabak-çatal-bıçak-tencere-mutfaktezgahı takımı monte etmek istiyorum. Herkes bazen yalanları sever. "O"nu değil, "o eşyayı" değil, "parayı" değil, "o arabayı" değil. Bunları elde edebileceğimiz yalanını severiz. Ne yazık ki kendisine sevgi gösteremeyiz nitekim gerçekleşmez. Ha lafım meclisten dışarı -orası nasılsa loto tutturacak kadar güvercinboku yemiş şanslılarla dolu- herkes bu kadar şanssız olmaz evet. Herkes bu kadar şanssız değildir... Evet. Onların da amına götüne perakende satış standı sokayım... Sokayım ki her baktığımda kabulleniş olasılığımı yine yokediyorlar.

Bazı şeyler sonsuza kadar güzel kalıyorlar dedim ya. Onlar sizden en uzakta, en haketmeyenin yanında oluyorlar. Merak etmeyin yanlışsız hep böyle. Hep sikik. Hep dönük. Hep götten İtalyanca konuşulası... Onca zaman geçiyor sen doğalı ve düzenin bu olduğunu anlamamak elde değil di mi? Yine gün sayısına vurursak 8395 gün ediyor. E az değil... Gün başına bir ananas soksalar yetkili merciye bence hayat değişir. Bak bi de tek bir kişiden gelen ananas sayısı bu.

Yeter artık mutfak robotları yapay zeka geliştirip dünyayı ele geçirsin de rahatlayayım*

Dönmeye devam ettikçe şarkı, değişen birşey olmuyor. Hala aynı ruh hali. Hala aynı sinir bozukluğu. Bakınca ne kadar salak bir durum değil mi? Ben de çok bunaldım hem şarkıdan hem durumdan... Aslında daha çok şarkının sözleri üzerine konuşmuş oldum. Ama bir o kadar da şarkı benim üstüme üstüme konuşmuştu. Bir noktada enerji çıkışı olacaktı kaçınılmaz. Bunu geçen hafta bana yollayan canım arkadaşıma da tepkilerimi buradan sunuyorum. Belki zorlarsam herşeyin suçunu kendimden başka birine atabilirim evet. Ne diyordu yabancılar erhmm. Hah... "Pathetic"


*Şaka bir yana, 2012'de bu olacak evet. İnanmayan varsa iddaaya girelim, geri kalanlar kendilerini hazırlasın. Hatta mutfaklardan mutfak robotları temizlensin.

~Kabil

3 yorum:

  1. it's never sweet and never ending. bu hep böyle sanırım. bırakman gerektiğini bildiğin halde bırakmıyorsun. istemiyorsun.. tek istediğin bi yalan. onu sana getirecek. basit bişi. ama olmuyor. olmayacağını bile bile..

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. yazıya katılmak değildi amacım ne haddime. ha evet ama dogru demişim iyi o halde:D
    yeni röntçüyüm ben ailecek severek izliyoruz. adım falan yazıyor işte. daha ne tanıtayım :D

    YanıtlaSil

BOK AT!