24 Ekim 2009 Cumartesi

Enough

AAAAAAAAAAAAA yetmez mi bu kadar "A"... Amma çok konuştun lanet olsun. Bir yerde dur artık. Durmayı bil. Bilmezsen durakla muhattap ol. Olmazsan oldursunlar, kaldırsınlar, koklatsınlar, akabinde çeneni söksünler...

Evet gore oldu...


~Kabil

23 Ekim 2009 Cuma

Connected

Bazı hayatlar gördüm merhaba demeden önce, tanıdıktan sonra veya uyanırken. Huzursuz yaşamın avucunda herşey o kadar planlı ki, içinde boğulmamak elde değil. Hep "bazı kişi"ler ve "neden onlara böyle oluyor"lar var hem de nedenini bilmediğin birşekilde sinirini bozacak dizaynlar içeriyorlar. Bu konularda deneme şansın veya birşeyleri değiştirme olasılığın yok. Olan olduğu gibi devam eder sen ağzın açık, içinden çıkan küfürlerle izlersin. Yokolsun düzlem, mantık ve hatları diyorsun. Düşüncenin boyutsal gelişimi sırasında lanet okumalar ekleniyor. Yıkılsın gitsin diyorsun. Diyorsun da sadece sen ben konuşuyoruz. O aynı kalıyor. İnatlık bir nispet gibi.

Burdan yakmaya başla, herşey belirlenmiş bir çizgide olduğu için belki bir yerlere ulaşır umarsız haykırışın...


~Kabil

11 Ekim 2009 Pazar

Isolated

Yeniden boya kokusu, kimsesiz evde.

~Kabil

I Love You Neğbır.

Ve yine sövüşken durumlar akabininde bilgisayar monitörüne saatlerce bakma eylemi... Ne, gergedanlar mı? Yapmayın yahu. Daha yeni rahat bıraktık üst komşuyu...

~Kabil

10 Ekim 2009 Cumartesi

I Know

Farkındalık çirkin bir alışkanlık, evet çirkin. Nedense farkettiğin şeylerden kurtulamıyorsun. Mesela ona özel davrandığında farklı biri oluyorsun ve sanki sen olmuyorsun. Bu sebeple de o seni farklı tanıyor. Ama hernekadar kendi gerçek yüzünü göstersen de onun için birşey değişmiyor, sen değişmiyorsun. Yeniden başlamıyor hiçbirşey. Yeniden tanışamıyorsun...

İşte bunu farkettiğin anda

düzlemini ve gerçekliğini siktiğimin dünyasından nefret etmeye yönelik "öff" demeye başlıyorsun. Ama nereye kadar. Genellikle asla tam olarak küsemiyorsun yaşam çizgine. Zaten çizgi dediğin nedir ki, götünden girer ağzından çıkar. Parasını da vermez. Yok yere siker geçer varlığını...


Ne demiş bir dönemin popüler homoxexueli;

I know, you love the song but not the singer...


~Kabil

6 Ekim 2009 Salı

Ghosts Of Past 1

Eskiden boyband'ler ne tutardı. Şimdi anca gergedan direği tutuyorlar. Yavaş tutsunlar hemen bitirmesinler. Yarın da tutarlar...

~Kabil

RIGHT BACK HERE

Döndüm, geldim, burdayım.

Bu kadar boktan olabilirdi bir yolculuk.

Ama döndüğüm yer yine burası, benim sevgili foseptiğim.

Seviyorum sizi paylaşımcı insanlar, klozetinizi bazen de makatınızı paylaştınız insanlarla. Ama benle de paylaşsaydınız bari, o zaman uzaktan kalifiye orospu diyip geçmezdim. Sevgime karşılık alırdım. Lan kalkıp adam gibi gitsen ölür müsün be adam?

Bu kadar boktan olabilirdi bir yolculuk. O yetmez gibi bir de düşünce nasipsizi, nitelikli eşşiz insanlarla karşılaştım.

Otobüslerde falan koltuk yatırma olayı vardır ya. İnsan bir sorar arkada dökülecek bir şey var mı yok mu, adam arkada rahat mı diye. İşte insan sorar zaten. Bu arkadaş sormadı, yatırdı ve yanımdaki adamın laptop'unun vaziyet-i halleri çok da nahoşlaştı. Sonra da haklıymış gibi tartışmaya kendini savunmaya başladı adam. Adam dediğime bakmayın, ne adam ne insan bu. Kış uykusuna yatırır adamı yorgunluktan. Kolay kolay bırakamazsın alışırsın adama, bıraktığında da doygunluk yoğunlaşır. O denli kalifiyeli adam, öyle görmüş ailesinden naparsın... Anlatılmaz yaşanır, yaşanırsa sövülür, sövülürse yutacaktır. İşi o çünkü. Sen bağırana kadar bağırmak onun işi. Hatalıysa hele daha da bağırıyor boşaltım organlarına çam dikilesice, annesi rahimsiz, şerefini osura osura götünden kaçırabilen tatlı su magandası.

Döndüm, geldim, burdayım.

Bu kadar boktan olabilirdi bir yolculuk. O yetmez gibi bir de içine sıçılası insanlar var...


~Kabil