16 Aralık 2008 Salı

Taze Tütüyor...

Ayaklarım ve ellerim buz keserken, beni içten içe siken soğuğa aldırmaksızın dışarıda dolaştım bu akşam. Karşılaştığım en sessiz en velet cıvıltısı olmayan sakin parka girip bir bank edindim kendime. Biraz oturayım kendime geleyim istedim. Belki soğuk, belki sakin akşam karanlığı beni kendime getirir diye düşünerek, soğuğu bir kenara siktir ettim. Yaktığım sigara ile beraber sanki anı defterimin kilit misali kurdelasını yaktım hani o "sana güzel soktuk bu da hediye şeysi" diye bağladıkları kurdelayı... Birden gözümün önüne saçma sapan ne zaman yaşandığı belirsiz ne idüğü bilinmeyen görüntüler, suratlar gelmeye başladı. Melankolim azmaya başladığında buna bazı sözcükler ve sonrasında cümleler de eklendi ki tam anlamıyla bir zihin karmaşası yaşayayım, tüm sakinliğim bok olsun diye. Benliğim benden nefret ederken zor oluyor huzur bulmaya çalışmak bunu anlıyorum şu zamanlarda. Hem de enine boyuna anlıyorum.

Baktım kafamda dolaşan anılar, gördüğüm insanlar, yaşadığım diyaloglar beni sikmeye yönelik; madem öyle al sana böyle dercesine bir de müzik açtım. Öyle kuru kuru olmaz dedim. Ne güzel etmişim değil mi...

Soğuk bir akşamda, daha doğrusu buz tutmuş bank demirinin elime sıcak geldiği bir akşamda, anlamsız bir huzur arayışı içerisinde bu gerizekalı ortamda etrafıma bakınıyor, iyi hoş bakınıyor da bir bok göremiyor çünkü boş bakıp hatıralara dalıyor haldeydim. Lanet olsun ki böyle sikik bir mekanizma yaratmış göt herif. Mizah anlayışını sikeyim ta onun ben...

Bir kaydırak, yanında bir ağaç.. Ve etraftaki binaları göremeyeceğim daha binlerce ağaç ama hepsini saymayayım. Ve ben burada, bana lazım olmayacak ne kadar şey varsa onlarla meşgul oluyor, tamamen kafamı boşaltabilecek BOŞLUĞA, beni rahatlatıp sakinleştirecek o HUZUR SEMBOLÜNE bakamıyorum. Neden bilmiyorum ayrıca çocuk parkları - boş çocuk parkları - bana huzur veriyor. Hele akşam vakti ise çok daha bir farklı oluyor.

Eskiden gece vakti okulda 2-3 arkadaş dolaşmak çok eğlenceli ve farklı birşeymiş gibi gelirdi. Farklı birşeymiş gibi derken, hiç yapılmayan anlamında değil. Sanki okul geceleri farklı şeyler sunacakmışcasına bize. Mütemadiyen sabah ve öğlen vakitleri muhattap olduğun böylesine sikik bir kurum ile akşam karşılaştığın noktada bu beklenti içinde oluyorsun nedense. En azından biz böyle salaktık sizi bilmeden bok atmayayım şimdi.. Ya da atayım, siz de salaktınız evet. Neyse, aynı bunun gibi çocuk parkları da bu etkiyi yapıyor. Ama tek farkı, değişik birşey beklemiyorsunuz... Size "hadi gidelim" diyecek kimse yok etrafta, parkta oynayan veletler yok, sanki park sizin gibi. Ve o kadar sizin gibi ki, oynamıyor sadece izliyorsunuz. Zevke gel, rahatlığa gel, beyinciğini sikeyim böyle insanoğlunun. Yapabilsem kendimden başlardım elbet.

Neyse ne diyordum, bana huzur gelmiyormuş onu farkettim... Çünkü huzur için önce rahatlık gerekiyor, onu elde ettiğimde güncel sorunları bir kenara bırakmış oluyorum. E o zaman da geçmiş zaman eki taşıyan her cümle ebemi sikiyor tek tek...

Götünü sikeyim böyle zihnin... İçine sıçılan bu huzurlu akşamların bir sonu gelsin yeter.

~Kabil

1 yorum:

BOK AT!